Proloterapi, yumuşak doku hasarlarının enjeksiyon kullanılarak tedavi edilmesidir. Enjeksiyonlar bölgede iltihaba yol açar, vücut bölgeye kan ve besin desteğini artırır, bunun sonucunda da doku onarımı gerçekleşir.
Terapi hasarlı alandaki doku büyümesini artırmayı amaçladığı için, proloterapi terimi proliferasyonun (çoğalma, artış) kısaltılmışı olan “prolo” sözcüğünden türetilmiştir.
Proloterapi, vücudun tamir sistemini uyararak ağrılı, zayıf ve işlevini kaybetmiş bölgenin tekrar eski haline dönmesini sağlayan basit ve doğal bir tekniktir.
Proloterapi Uygulama Şekli:
Proloterapide uzmanımız, şekerli ya da tuzlu su bazlı bir çözeltiyi hasarlı bağ ya da tendonun kemikle birleştiği noktaya enjekte eder. Enjeksiyon iltihaba neden olur, bu da kan akışını, şişmeyi ve ağrıyı artırır. Vücut daha sonra onarma ve iyileşme sürecini başlatır. İltihaplanma vücuda başka bir yaralanma olduğunu düşündürerek onu kandırır, böylece vücut tahriş edici solüsyonu yutacak ve yok edecek olan makrofajlar gönderir. Bu hücreler bölgeyi temizler. Vücut daha sonra fibröz dokularının oluşturulmasına yardım eden fibroblastlar gönderir. Fibroblastlar ise bağların daha güçlü ve sıkı olmasını sağlayan bir protein olan kolajeni salgılar. Daha güçlü bağlar eklemlere daha çok destek sağlayarak genellikle ağrıyı hafifletir.
Tedavi seanslarının uzunluğu tedavi edilen bölgeye bağlı olarak değişir. Örneğin hasarlı bir dirseğin tedavisi sadece bir alana enjeksiyon gerektirirken, boyun ya da sırt gibi daha geniş bölgelerin tedavisi daha fazla enjeksiyon gerektirir. Dirsek tedavisinde sadece birkaç defa enjeksiyon yapılsa da sırt için tek bir tedavide gereken enjeksiyon sayısı 50’ye kadar çıkar. Enjeksiyon sayısı artıkça, tedavi süresi de uzar. Tedavi genellikle 2 veya 3 hafta aralıklarla gerçekleştirilen 3 ila 6 arasında değişen sayıda seans gerektirir. Bazı uygulayıcılar tedavi seansları arasında 4 ila 6 haftalık boşluklar bırakır.
Proloterapinin Kökeni: Terapinin ardındaki görüş 2000 yıl öncesine, omuz yaralanması geçiren askerleri tedavi etmek için bu yöntemi kullanmış olan Hipokrat’a kadar tarihlendirilir. Ancak Hipokrat, iltihaba neden olması ve vücudun kendisini onarmasını teşvik etmesi için omuz eklemine enjeksiyon yerine, kızgın demir batırma yöntemini kullanmıştır. Proloterapinin enjeksiyon kullanımı H.I. Biegeleisen tarafından geliştirilen ve varisli toplardamarları iyileştirmek için kullanılan bir tedavi olan skleroterapiden geliştirilmiştir. Proloterapinin öncüsü görülen George Hackett, 1950’lerde bu tedavi konusunda deneyler yapmış ve işlemin faydalarını duyurmuştur.