Hastalık meydana geldiğinde bunun “modern tıpla mı yoksa geleneksel yöntemlerle mi çözüme ulaşması uygun olur” tartışması artık giderek artıyor. Modern tıbbın, kimya üzerine kurulmuş tedavi seçenekleri nedeniyle insanlar ilaçla tedavi olmak yerine öncelikle hastalıklarını doktora gitmeden, ilaçsız şekilde atlatmaya çalışıyor. Eğer çözüm bulamazlarsa işte o zaman bir kapı çalmak gerekiyor.
Rahatsızlığınızla ilgili olarak öncelikle modern tıbbın çözümlerini öğrenmek ve tedavileri uygulamak gerekir. Geleneksel veya tamamlayıcı tıp uygulamaları ancak hastanın modern tıbbı denediği ve hastalık karşısında yapılabilecek her şeyin bittiği noktada bir çözüm olarak yer almalıdır. Bu sayede hastanın kanıta dayalı olmayan ve tamamen kişinin ruhu ve inancına hitap edecek bir yaklaşım sergilenebilir.
Bu noktadan sonra kişinin beyni, negatif enerji üretiminden temizlenmiş olarak yeni bir hedefe doğru gitmektedir. Hastanın modern tıpta çare aramadan doğrudan biyoenerjiste başvurması halinde beyin gücünü doğru kullanmayı ve yönlendirmeyi bilemediği için pek fayda etmeyecektir. Çünkü hastanın aklına tedavi stresi binecektir. Hasta tedavi sürecinde “acaba önce şöyle bir de şu doktora mı gitseydim de sonra mı gelseydim” dediği anda beyin otomatik olarakf enerji üretimine başlayacaktır.
Aslında insanın içinde bulunan o yüce enerji, uyuyan güzeldir. Bu enerji iyi analiz edilir ve sorunları tespit edilirse, organlar arası denge sağlanabilirse hastalık beklenmedik şekilde tedavi edilir. Bu enerji ona açık ve inanan herkese, Allah’ın veya tabiatın bir lütfudur.
Bioenerji çok farklı şekillerde adlandırılmaktadır. Evrensel enerji- yaşam enerjisi çi – ki – prana – kozmik enerji, ama hepside aynı şeyi anlatmaktadır. Bu bütün canlılarda olduğu kabul edilen güçtür. Kozmik enerji tepeden girer ve çakralar vasıtasıyla bedenin çeşitli bölgelerine dağılır. Fazlası el ve ayak uçlarından çıkar. Herhangi bir nedenden dolayı şakralar kapanırsa, enerji dağılamadığı için o bölge beslenemez ve hastalık ortaya çıkar.