hacamat

Dini açıdan hacamat, Peygamber Efendimiz’in (SAV) kendisine tedavi amacıyla hacamat yaptırması nedeniyle önemi hale gelmiştir. Bu yazıda dini açıdan hacamat yaptırmanın önemini hadislerle izah etmeye çalışacağım.

Hacamat, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in Şifa Tavsiyesidir

Peygamberimiz (SAV)’in sağlıkla ilgili tavsiyelerinden ve bizzat tatbik ettiği sünnetlerinden biri, iki omuz arasından, sırttan ve başın arka tarafından tedavi maksadıyla kan aldırmaktır. Hangi araç ve metodla olursa olsun, önemli olan kan aldırmaktır. Uzman bir hekimin muayenesi ve tavsiyesiyle yaptırılan hacamat, faydalı ve İslâm’da caiz olan bir tedavi usûlüdür.

Hacamatın Dini Açıdan Önemi

Ameller niyetlere göre değer kazanır. Sünnete uymak niyetiyle ve bize emanet olan vücudumuzun sağlığına kavuşması için yaptırdığımız hacamat bir ibadet değeri taşır. Çünkü ibadetlerimizi ve diğer görevlerimizi ancak sağlıklı bir bedenle tam olarak yerine getirebiliriz.

Hz. Peygamber (SAV) bizzat kendisi başından hacamat yaptırmış ve şöyle buyurmuştur: “Kan aldırma yollarının en güzeli hacamattır. (yahut hacamat sizin en iyi tedavi yollarınızdır)” (Buhâri, Tıb 13; Müslim, Musakat 62, 63; Ebû Dâvûd Nikâh 26, Tıb 3).

Resulullah (SAV) miraç gecesinde meleklerden oluşan cemaate her uğradığında meleklerin kendisine “Hacamat olmaya devam et! ümmetine de hacamat olmalarını emret!” dediklerini nakleder. (Tirmizî-tıp 12, İbn Mâce- tıp 20) Resulullah (SAV) iki omuzu arasından yani kâhilden hacamat yaptırırdı ve şöyle buyurdu:

“Kim herhangi bir hastalık için bu kandan akıtırsa, bir başka ilaçla tedavi görmese de zarar görmez.”

Ebû Dâvûd- Tıp 4, İbn Mâce- Tıp 21

Miraç gecesinde yanından geçtiği bir melek grubunun Peygamberimize: “ümmetine hacamatı emret!” diye söylediğini Abdullah b. Abbâs (r.a) rivayet etmektedir (Ali Nâsıf, et-Tâc, III, 203).

Peygamberimiz ve Hacamat

Hz. Peygamber (SAV) ihramlı iken hacamat yaptırmıştır (Buhârî, Savm, 22; Müslim, Hac 87, 88; Ebû Dâvûd Menâsik 35). İhramlı iken saç kestirmemek şartıyla hacamatın caiz olduğu hususunda âlimler arasında görüş birliği vardır. Aynı şekilde Hz. Peygamber (SAV) oruçlu iken de hacamat yaptırmıştır. Yani kan aldırmıştır (Buhârî, Tıb II; Ebû Davûd, Siyâm 29).

Nâfi der ki; İbn Ömer (r.a) şöyle dedi: Ben, Resulullah (SAV)’den şu buyruğu işittim: “Hacamat olmak aç karnına daha faydalıdır. Hacamat olmak aklı ve hıfzetme (ezberleme) gücünü arttırır. Hâfız olanın da hıfzetmek kabiliyetini kuvvetlendirir. Artık kim hacamat olmak isterse Allah’ın ismini anarak perşembe günü hacamat olsun ” (İbn Mâce, Kitâbu’t-Tıb, 22).

İbn Hacer Buhârî şerhindeki Hacamat bölümünde özetle şu bilgiyi verir: Buhârı, Sahîhinde “Hangi saat hacamat olur” başlığı altında bir bâb açmış ve burada Ebû Mûsa’nın geceleyin hacamat olduğuna dair bir eseri ile Hz. Peygamber (SAV)’in oruçlu iken hacamat olduğuna dair İbn Abbâs (r.a)’ın bir hadîsini rivayet etmiştir.

İbn Hacer bununla ilgili olarak şöyle der: Hacamat olmak için uygun vakitler hakkında birkaç hadis vârid olmuş ise de hiçbiri Buhârî’nin sözkonusu ettiği şarta uygun değildi. Bana öyle geliyor ki: Buhârî hacamat işinin ihtiyaç olduğu zaman yapılabileceğine ve bunun belirli bir vakte bağlı olmadığına işaret etmek istemiştir. Çünkü hacamat işinin geceleyin yapıldığını ve Hz. Peygamber (SAV)’in oruçlu iken hacamat olduğuna dair hadîsi rivayet etmiştir.

hacamat

Hacamat’la İlgili Hadis-i Şerifler:

Sizin tedavi olmak için başvuracağınız en iyi çare hacamattır (Nesei).

Cabir (r.a)dan Peygamberimiz Efendimiz (SAV) şöyle buyurmuştur:

Eğer kullandığınız şeylerde bir hayır varsa veya hayır olacaksa bu kan aldırmakta, bal şerbetinde ve ateşle dağlanmakta olur. Fakat ben dağlanma ile tedaviyi yasaklıyorum. “Kan aldırma yollarının en güzeli hacamattır. (yahut hacamat sizin en iyi tedavi yollarınızdır)”
(Buhâri, Tıb 13; Müslim, Musakat 62, 63; Ebû Dâvûd Nikâh 26, Tıb 3)

Hacamatın vakti, her ayın 17, 19 ve 21. günleridir.

Müslim; 1202, 1577, Tirmizi; 2126, İbn Mace; 3479, 3486, Ebu Davud; 3861

Ebu Kesbe el-Enmari (r.a.) anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam başından ve iki omuzu arasından hacamat olur ve: “Kim bu kandan akıtırsa, herhangi bir hastalık için, bir başka ilaçla tedavi olmasa da zarar görmez!” buyururdu.” Ebu Davud, Tibb 4, (3859); İbnu Mace, Tibb 21, (3484).

Muhammed bin Abdullah ‘Her kim ayın on yedi, on dokuz ve yirmi birinci günlerinde kan aldırırsa, kan hücumundan dolayı meydana gelen birçok hastalıktan şifa bulur.’ buyurmuşlardır. E. Davud Tıp H. 3861; Tirmizi Tıp H. 2051

Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) ihramlı iken hacamat yaptırmıştır (Buhârî, Savm, 22; Müslim, Hac 87, 88; Ebû Dâvûd Menâsik 35). İhramlı iken saç kestirmemek şartıyla hacamatın caiz olduğu hususunda âlimler arasında görüş birliği vardır. Aynı şekilde Hz. Peygamber (SAV) oruçlu iken de hacamat yaptırmıştır. Yani kan aldırmıştır (Buhârî, Tıb II; Ebû Dâvûd, Siyâm 29).

Peygamberimiz Hacamat’ın Faydalarını Anlatıyor

Peygamberimiz Efendimiz (SAV) 14 asır önceden ümmetine hacamatı (kan aldırmayı) tavsiye ediyor ve bunun çeşitli hastalıklara faydalı olduğunu şu şekilde bildiriyor:

  • “Hacamat, bütün hastalıklara şifâdır. Aman hacamat olun.”
  • “Tedavi olduğunuz şeylerin en hayırlısı hacamattır.”
  • “Tedavi olduğunuz şeyler arasında, şunlarda şifâ vardır: Hacamat, bal şerbeti ve dağlama. Lâkin ben dağlamayı sevmem.”
  • “Aç karnına hacamat daha iyidir. Bunda şifâ ve bereket vardır. Akıl ve hafızayı ziyade eder.”
  • “Baştan hacamat olmak, eğer sahibi niyet ederse, yedi derde şifâdır: cinnet, baş ağrısı, cüzzam, baras, uyuklama, diş ağrısı, baş dönmesi.”
  • “Sıcağın şiddetinden, hacamatla korununuz. Zira sıcakta kan yoğunlaşır da adamı hasta eder, hattâ öldürür.” (Râmûz el-Hadîs’ten)

Son hadîs-i şerifte, sıcakta kanın yoğunlaşacağı bildirilmiştir ki, bu durum su kaybı ile gerçekleşir. Bugün tıp, kanın yoğun olduğu polisitemia vera hastalığında kan almayı, bir tedavi şekli olarak kabul eder. Bu hastalıkta, diğer hadîste geçen başağrısı, başdönmesi, halsizlik ve fenalık hissi gibi şikâyetler vardır.

Peygamberimiz “damardan veya deriden kan aldırmak, tedavi olduğunuz şeylerin en faydalılarındandır.” buyurmuştur.

Daha öncede kısaca açıkladığımız üzere yaşamımızda sağlığımızın merkezi konumunda olan kanımız kendine has muhteşem özellikleri ile sağlığımızın kalitesi hakkında çok kısa bir zaman içinde önemli oranda fikir sahibi olmamızı sağlamaktadır.

Kanın Temizlenmesi

Amerikalı bir profesör hastalıkların %90’ının kanın temizlenmesi ile tedavi edilebileceğini iddia etmiştir. Kanın temizlenmesi ile bu denli hastalıklara karşı başarılı sonuç alınması konunun önemini ortaya çıkarmaktadır. Özellikle psikiyatrik rahatsızlıklarda önemi tahmin edilenin çok üzerindedir. Çağımızın hastalığı haline gelmiş ve son yıllarda çok fazla miktarda görülmeye başlanılmış depresyon tedavisinde kanın temizlenmesi ile muhteşem derecede olumlu etki alınabilmektedir. Depresyonda beyin hücreleri olan nöronların birbirlerine bağlantı yaptıkları sinaptik aralıklarda serotonin, adrenalin, noradrenalin ve dopamin gibi hormonların geçiş hızında bozulma olmaktadır. Bu bozulmaya bağlı olarak enerji kaybı, yorgunluk, umutsuzluk, karar vermede güçlük, unutkanlıkla seyreden ve daha ağırlaşmış safhalarında insanları intiharlara kadar götüren depresyon rahatsızlığı gelişmektedir. Burada kanın kirliliğinin büyük önemi vardır. Depresyon tedavisi uyguladığım hastalarımda gözlemlediğim çok önemli bir gerçek var. Bu hastalarımın kanlarını vermelerini sağladığımda ve kendilerine kan temizleyici sebze ve bitkiler, bazı baharatlar önerdiğimde, ilaçlara ihtiyaçları bir süre sonra ortadan kalkmaktadır. Neşeleri yerine gelmekte, vücutlarındaki yorgunluk, ruhlarındaki umutsuzluk yok olmaktadır. Bu bitki ve baharatlara uzun süre ve düzenli bir şekilde devam etmeleri olağanüstü sonuçlar elde etmelerini sağlamaktadır.

Sağlığımızı etkileyen birçok rahatsızlık aslında zihinseldir. Kanın temizlenmesi ile belirgin bir değişim meydana gelir. İnsanın sağlıklı düşünebilme özelliği gelişir ve zihni muhteşem bir devrim yaşar.

Süreklilik arz eden kronikleşmiş birçok hastalıklarda; migren, romatizma, mide barsak rahatsızlıkları, el ve ayaklarda üşüme, şeker hastalığı, karaciğer yetersizliği, zihinsel ve ruhsal birçok hastalıklarda, böbrek hastalıklarında kan vermenin faydaları belirgindir.

Kan seviyesi düşük anemik ve hemofilili hastaların kan vermelerinin uygun olmadığını da belirtmekte yarar var. Kan vermeye karar verildiğinde bir tahlil yaptırarak kişiler vücut kan seviyelerinin kan vermeye elverişli olup olmadığını kısa bir zaman içinde öğrenebilirler. En son kararın bir tıp doktorunun muayenesinden geçildikten sonra verilmesinin uygun olacağını özellikle belirtmekte yarar görüyorum.

Hacamatın Yapılma Zamanı

Peygamberimiz “Her kim ayın on yedi, on dokuz ve yirmi birinci günlerinde kan aldırırsa kan hücumundan dolayı meydana gelen birçok hastalıktan şifa bulur.” buyurmuşlardır.

Ayrıca yine “Ayın on beş, on yedi, on dokuz ve yirmi birinci günleri kan aldırınız! Zira bu günlerde kan hücuma geçerek sizden birilerinizi öldürmesin.” buyurmuşlardır.

İbn-i Sina, ‘el Kanun fi’t Tıbb’ (Tıbbın Kanunu) isimli meşhur eserinde bu hadislerle ilgili olarak şu şekilde görüş belirtmektedir: “Arap aylarının başında kan aldırmak tavsiye edilmez. Çünkü vücuttaki sıvı maddeler ayın ilk günlerinde fevkalade çok ve hareketli değildir. Çünkü bu günlerde sıvı maddelerin seviyesi düşüktür. Dolunay günlerinde ise ayın çekim gücünün artması sebebiyle vücuttaki sıvı maddeler hem çoğalmış hem de hareketlenmiştir. Bu sebeple bu günlerde alınan kan kişiye zarar vermez.”

Zamanımızın tıp ve ilim adamları, hacamatın daha birçok yararlı ve tedavi edici tesirinin bulunduğunda ittifak halindedir.

– Derlemedir –

Hacamat, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in Şifa Tavsiyesidir

Peygamberimiz (SAV)’in sağlıkla ilgili tavsiyelerinden ve bizzat tatbik ettiği sünnetlerinden bir kaçı iki omuz arasından, sırttan, başın arka tarafından tedavi maksadıyla kan aldırmaktır.

Hangi araç ve metodla olursa olsun önemli olan kan aldırmaktır. Uzman bir hekimin muayenesi ve tavsiyesiyle yaptırılan hacamat, faydalı ve İslâm’da caiz olan bir tedavi usûlüdür.

Ameller niyetlere göre değer kazanır. Sünnete uymak niyetiyle ve bize emanet olan vücudumuzun sağlığına kavuşması için yaptırdığımız hacamat bir ibadet değeri taşır. Çünkü ibadetlerimizi ve diğer görevlerimizi ancak sağlıklı bir bedenle tam olarak yerine getirebiliriz.

Hz. Peygamber (SAV) bizzat kendisi başından hacamat taptırmış ve şöyle buyurmuştur: “Kan aldırma yollarının en güzeli hacamattır. (yahut hacamat sizin en iyi tedavi yollarınızdır)”(Buhâri, Tıb 13; Müslim, Musakat 62, 63; Ebû Dâvûd Nikâh 26, Tıb 3).

Resulullah (sav) miraç gecesinde meleklerden oluşan cemaate her uğradığında meleklerin kendisine “Hacamat olmaya devam et! ümmetine de hacamat olmalarını emret!” dediklerini nakleder. (Tirmizî-tıp 12, İbn Mâce- tıp 20) Resulullah (SAV) iki omuzu arasından yani kâhilden hacamat yaptırırdı ve şöyle buyurdu;

“Kim herhangi bir hastalık için bu kandan akıtırsa, bir başka ilaçla tedavi görmese de zarar görmez.”

Ebû Dâvûd- Tıp 4, İbn Mâce- Tıp 21

Miraç gecesinde yanından geçtiği bir melek grubunun Peygamberimize: “ümmetine hacamatı emret!” diye söylediğini Abdullah b. Abbâs (r.a) rivayet etmektedir (Ali Nâsıf, et-Tâc, III, 203).

Peygamberimiz ve Hacamat

Hz. Peygamber (SAV) ihramlı iken hacamat yaptırmıştır (Buhârî, Savm, 22; Müslim, Hac 87, 88; Ebû Dâvûd Menâsik 35). İhramlı iken saç kestirmemek şartıyla hacamatın caiz olduğu hususunda âlimler arasında görüş birliği vardır. Aynı şekilde Hz. Peygamber (SAV) oruçlu iken de hacamat yaptırmıştır. Yani kan aldırmıştır (Buhârî, Tıb II; Ebû Davûd, Siyâm 29).

Nâfi der ki; İbn Ömer (r.a) şöyle dedi: Ben, Resulullah (SAV)’den şu buyruğu işittim: “Hacamat olmak aç karnına daha faydalıdır. Hacamat olmak aklı ve hıfzetme (ezberleme) gücünü arttırır. Hâfız olanın da hıfzetmek kabiliyetini kuvvetlendirir. Artık kim hacamat olmak isterse Allah’ın ismini anarak perşembe günü hacamat olsun ” (İbn Mâce, Kitâbu’t-Tıb, 22).

İbn Hacer Buhârî şerhindeki Hacamat bölümünde özetle şu bilgiyi verir: Buhârı, Sahîhinde “Hangi saat hacamat olur” başlığı altında bir bâb açmış ve burada Ebû Mûsa’nın geceleyin hacamat olduğuna dair bir eseri ile Hz. Peygamber (s.a.s)’in oruçlu iken hacamat olduğuna dair İbn Abbâs (r.a)’ın bir hadîsini rivayet etmiştir.

İbn Hacer bununla ilgili olarak şöyle der: Hacamat olmak için uygun vakitler hakkında birkaç hadis vârid olmuş ise de hiçbiri Buhârî’nin sözkonusu ettiği şarta uygun değildi. Bana öyle geliyor ki: Buhârî hacamat işinin ihtiyaç olduğu zaman yapılabileceğine ve bunun belirli bir vakte bağlı olmadığına işaret etmek istemiştir. Çünkü hacamat işinin geceleyin yapıldığını ve Hz. Peygamber (SAV)’in oruçlu iken hacamat olduğuna dair hadîsi rivayet etmiştir.

hacamat

Hacamat’la İlgili Hadis-i Şerifler:

Sizin tedavi olmak için başvuracağınız en iyi çare Hacamattır (Nesei)

Cabir(r.a)dan Peygamberimiz Efendimiz(s.a.v) Şöyle buyurmuştur:

Eğer kullandığınız larda bir hayır varsa veya hayır olacaksa bu kan aldırmakta bal şerbetinde ve ateşle dağlanmakta olur. Fakat ben dağlanma ile tedaviyi yasaklıyorum. “Kan aldırma yollarının en güzeli hacamattır. (yahut hacamat sizin en iyi tedavi yollarınızdır)” (Buhâri, Tıb 13; Müslim, Musakat 62, 63; Ebû Dâvûd Nikâh 26, Tıb 3)

Hacâmatın vakti, her ayın 17, 19 ve 21. günleridir

Müslim; 1202, 1577, Tirmizi; 2126, İbn Mace; 3479, 3486, Ebu Davud; 3861

Ebu Kesbe el-Enmari (r.a.) anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam başından ve iki omuzu arasından hacamat olur ve: “Kim bu kandan akıtırsa, herhangi bir hastalık için, bir baska ilacla tedavi olmasa da zarar görmez!” buyururdu.” Ebu Davud, Tibb 4, (3859); Ibnu Mace, Tibb 21, (3484).

Muhammed bin Abdullah ‘ Her kim ayın on yedi on dokuz ve yirmi birinci günlerinde kan aldırırsa kan hücumundan dolayı meydana gelen bir çok hastalıklardan şifa bulur.’ buyurmuşlardır. E. Davud Tıp H. 3861; Tirmizi Tıp H. 2051

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s) ihramlı iken hacamat yaptırmıştır (Buhârî, Savm, 22; Müslim, Hac 87, 88; Ebû Dâvûd Menâsik 35). İhramlı iken saç kestirmemek şartıyla hacamatın caiz olduğu hususunda âlimler arasında görüş birliği vardır. Aynı şekilde Hz. Peygamber (SAV) oruçlu iken de hacamat yaptırmıştır. Yani kan aldırmıştır (Buhârî, Tıb II; Ebû Davûd, Siyâm 29).

Peygamberimiz Hacamat’ın Faydalarını Anlatıyor

kupa

Peygamberimiz Efendimiz (S.A.V.) 14 asır önceden ümmetine hacamatı (kan aldırmayı) tavsiye ediyor ve bunun çeşitli hastalıklara faydalı olduğunu şu şekilde bildiriyor:

  • “Hacamat, bütün hastalıklara şifâdır. Aman hacamat olun.”
  • “Tedavi olduğunuz şeylerin en hayırlısı hacamattır.”
  • “Tedavi olduğunuz şeyler arasında, şunlarda şifâ vardır: Hacamat, bal şerbeti ve dağlama. Lâkin ben dağlamayı sevmem.”
  • “Aç karnına hacamat daha iyidir. Bunda şifâ ve bereket vardır. Akıl ve hafızayı ziyade eder.”
  • “Baştan hacamat olmak, eğer sahibi niyet ederse, yedi derde şifâdır: cinnet, baş ağrısı, cüzzam, baras, uyuklama, diş ağrısı, baş dönmesi.”
  • “Sıcağın şiddetinden, hacamatla korununuz. Zira sıcakta kan yoğunlaşır da adamı hasta eder, hattâ öldürür.” (Râmûz el-Hadîs’ten)

Son hadîs-i şerifte, sıcakta kanın yoğunlaşacağı bildirilmiştir ki, bu durum su kaybı ile gerçekleşir. Bugün tıp, kanın yoğun olduğu polisitemia vera hastalığında kan almayı, bir tedavi şekli olarak kabul eder. Bu hastalıkta, diğer hadîste geçen başağrısı, başdönmesi, halsizlik ve fenalık hissi gibi şikâyetler vardır.

Peygamberimiz “damardan veya deriden kan aldırmak,tedavi olduğunuz şeylerin en faydalılarındandır.” buyurmuştur.

Daha öncede kısaca açıkladığımız üzere yaşamımızda sağlığımızın merkezi konumunda olan kanımız kendine has muhteşem özellikleri ile sağlığımızın kalitesi hakkında çok kısa bir zaman içinde önemli oranda fikir sahibi olmamızı sağlamaktadır.

Kanın Temizlenmesi

Amerika’lı bir profesör hastalıkların %90’ının kanın temizlenilmesi ile tedavi edilebileceğini iddia etmiştir .Kanın temizlenmesi ile bu denli hastalıklara karşı başarılı sonuç alınması konunun önemini ortaya çıkarmaktadır. Özellikle psikiyatrik rahatsızlıklarda önemi tahmin edilenin çok üzerindedir. Çağımızın hastalığı haline gelmiş ve son yıllarda çok fazla miktarda görülmeye başlanılmış depresyon tedavisinde kanın temizlenilmesi ile muhteşem derecede olumlu etki alınabilmektedir. Depresyonda beyin hücreleri olan nöronların birbirlerine bağlantı yaptıkları sinaptik aralıklarda seratonin, adrenalin ,noradrenalin ve dopamin gibi hormonların geçiş hızında bozulma olmaktadır. Bu bozulmaya bağlı olarak enerji kaybı,yorgunluk,umutsuzluk,karar vermede güçlük,unutkanlıkla seyreden ve daha ağırlaşmış safhalarında insanları intiharlara kadar götüren depresyon rahatsızlığı gelişmektedir. Burada kanın kirliliğinin büyük önemi vardır. Depresyon tedavisi uyguladığım hastalarımda gözlemlediğim çok önemli bir gerçek var. Bu hastalarımın kanlarını vermelerini sağladığımda ve kendilerine kan temizleyici sebze ve bitkiler,bazı baharatlar önerdiğimde ilaçlara ihtiyaçları bir süre sonra ortadan kalkmaktadır. Neşeleri yerine gelmekte ,vücutlarındaki yorgunluk,ruhlarındaki umutsuzluk yok olmaktadır. Bu bitki ve baharatlara uzun süre ve düzenli bir şekilde devam etmeleri olağanüstü sonuçlar elde etmelerini sağlamaktadır.

Sağlığımızı etkileyen bir çok rahatsızlıklar aslında zihinseldir. Kanın temizlenilmesi ile belirgin bir değişim meydana gelir .İnsanın sağlıklı düşünebilme özelliği gelişir ve zihni muhteşem bir devrim yaşar.

Süreklilik arz eden kronikleşmiş bir çok hastalıklarda; migren, romatizma, mide barsak rahatsızlıkları, el ve ayaklarda üşüme, şeker hastalığı, karaciğer yetersizliği, zihinsel ve ruhsal bir çok hastalıklarda, böbrek hastalıklarında kan vermenin faydaları belirgindir.

Kan seviyesi düşük anemik ve hemofilili hastaların kan vermelerinin uygun olmadığını da belirtmekte yarar var. Kan vermeye karar verildiğinde bir tahlil yaptırarak kişiler vücut kan seviyelerinin kan vermeye elverişli olup olmadığını kısa bir zaman içinde öğrenebilirler. En son kararın bir tıp doktorunun muayenesinden geçildikten sonra verilmesinin uygun olacağını özellikle belirtmekte yarar görüyorum.

Hacamatın Yapılma Zamanı

Peygamberimiz “Her kim ayın on yedi on dokuz ve yirmi birinci günlerinde kan aldırırsa kan hücumundan dolayı meydana gelen bir çok hastalıklardan şifa bulur.” buyurmuşlardır.

Ayrıca yine “Ayın on beş, on yedi, on dokuz ve yirmi birinci günleri kan aldırınız ! Zira bu günlerde kan hücuma geçerek sizden birilerinizi öldürmesin.” buyurmuşlardır.

İbni Sina, ‘el kanun fi‘t Tıbb’( Tıbbın Kanunu) isimli meşhur eserinde bu hadislerle ilgili olarak şu şekilde görüş belirtmektedir. “Arabi ayların başında kan aldırmak tavsiye edilmez. Çünkü vücuttaki sıvı maddeler ayın ilk günlerinde fevkalade çok ve hareketli değildir. Çünkü bu günlerde sıvı maddelerin seviyesi düşüktür. Dolunay günlerinde ise ayın çekim gücünün artması sebebiyle vücuttaki sıvı maddeler hem çoğalmış hem de hareketlenmiştir. Bu sebeple bu günlerde alınan kan kişiye zarar vermez”.

Zamanımızın tıp ve ilim adamları, hacamatın daha birçok yararlı ve tedavi edici tesirinin bulunduğunda ittifak halindedir.

-Derlemedir-

Related Posts

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Please fill the required fields*