Biyoenerji Nedir ? Çi enerjisi, Prana, Prevma, Mana, Ruah nedir? Biyoenerji ile enerji tedavisi nasıl uygulanır? Kimler yapabilir?
Biyoenerji Nedir?
Biyoenerji kelime anlamı; doğal olan enerjidir. Bilim; insan organizmasının sadece moleküllerden ibaret fiziksel bir yapıya sahip olmadığını doğrulamaktadır. Vücut hücrelerden oluşmuş olabilir ancak hem hücreler kendi içlerinde hem de kendi aralarında iletişim kurmak üzere bir enerjiye de sahiptirler. Dolayısıyla tüm kainatta olduğu gibi insan vücudu da, bir enerji alanına sahiptir.
Her varlık atomlardan oluşması nedeniyle kendine özgü manyetik alana sahiptir. Canlı organizmalar da kendi içlerinde hayatlarını idame ettirebilmeleri için elektromanyetik, ısı, kimyasal ve elektrik enerjisini kullanırlar. İnsanları enerji piramidinin en üst mertebesine taşıyan farklı bir enerjinin varlığı değil, insanoğlundaki bilinçtir. Hayvanın ürettiği enerji ile insanınki aynıdır, insanı farklı kılan insanın bu enerji akımlarını kontrol edebilmesi ve bunları istediği gibi yönlendirebilme kabiliyetine sahip olmasıdır.
NASA araştırmalarına göre uyuyan bir insan kullanıma hazır 81 watt, ayakta duran birisi 128 watt, yürüyen birisi 163 watt, hızlı yürüyen birisi 407 watt, uzun mesafe koşucusu 1048 watt ve kısa mesafe koşucusu 1630 watt’lık bir güç üretir. İnsanoğlu kendinde var olan bu gücü bir noktaya odaklayabilmiş olsa bununla rahatlıkla 100 watt’lık bir ampulü eli ile aydınlatabilir. İnsanoğlu bu elektrik üretiminin yanında birde ısı üretir; insan günlük diyeti ile aldığı 2400 kalori ile saat başına 100 kalori ısı üretir. Vücudumuzda üretilen enerjiye örnek olarak; ısı enerjisi sayesinde enfeksiyonların varlığı tespit edilir, bu ısı biyoenerji seansı sırasında kullanarak hastalara fayda sağlanır. Örneğin; MR görüntüleri bedenlerimizdeki manyetik akımlar; kalp ve sinir ileti ölçümleri bedenlerimizdeki elektrik akımları sayesinde elde edilir ve aynı elektrik ve ısı enerjisi, makineler tarafından üretilerek fizik tedavi sırasında hastalara uygulanır.
Biyoenerji & Titreşim Tıbbı
Vücut içerisinde, devamlı bir titreşim ve düşük voltajlı elektromanyetik akım vardır. Bu elektromanyetik akım; fiziksel bedenle sınırlı değildir. Böylece, bir bedenden diğerine akış yapılabilir. Bu elektromanyetik akım; yani Biyoenerji akışı sadece insanla da sınırlı değildir.
Sağlıklı bir vücutta negatif bir enerji bulunmaz. Vücudun herhangi bir yerinde problem varsa; o bölge negatif enerji üretmeye başlar. Daha doğrusu; beyin ile o bölgenin iletişimi kopmuş demektir. Bu nedenle; bedenimizin tümünü ayakta tutan beyinin düşünce ve yapılandırma bölümü ile aradaki bağı kopartmamak gerekir.
Çi Enerjisi
Bizim biyoenerji dediğimiz; Sanskrit dilinde kelime anlamı yaşam gücü demek olan Prana, iyi sağlık durumunu muhafaza eden ve bedeni canlı ve diri tutan yaşamsal enerjidir.
Japonlar – Kİ,
Çinliler – CHİ,
Yunanlılar – PREVMA,
Polonyalılar – MANA,
İbraniler – RUAH
Bilim, seçkin bilim adamları tarafından yönetilen bilimsel deneylere dayanarak, biyoenerjinin varlığını ve fiziksel bedenin iyi ve sağlıklı oluşuyla ilgisini anlaşılır şekilde ispatlar. 1982’de, Paris Üniversitesi Uygulamalı Fizik ve Teorik Optik Enstitüsünde, fizikçi Alain Aspect bilim tarihindeki muhtemelen en mükemmel keşfi yaptı. O ve ekibi, içinde yaşadığımız dünyanın mekansız ve ayrılamaz olduğunu kanıtladı.
Başka bir deyişle, onu algıladığımız şekliyle uzay mevcut değildir. O sadece duyularımızın bir illüzyonudur. Hepimiz tek bir dev enerji okyanusunun parçasıyız ve gerçekten hiçbir şey sizi başka herhangi bir şeyden ayırmaz. Gördüğünüz ayrılık sahip olduğunuz beş duyunun neden olduğu bir illüzyondur. Tüm ‘uzay’ enerji ile doludur, sizi ve başka her şeyi yapan aynı enerjidir. Sizin görme, işitme, dokunma, tat ve koku duyularınız evrende mevcut olan bir çok diğer farklı tipte ve frekanstaki formları fark etmekte yetersizdir.
Einstein ve onu takip eden diğer kuantum bilimcileri ortaya attıkları teorilerinde bahsettikleri savlarını ispatladıkları pek çok deneyin sonunda insan bedeni dahil tüm fiziksel maddenin uzay ve zamana bağlı olmayan enerji paketlerinden yapıldığını kanıtlamışlardır. Bu Evrensel Enerji Alanının sınırları yoktur.
Aura
Değerli Rus bilim adamı Semiyon Kirlian kendi bulduğu ultra hassas bir kamera yöntemi ile fotoğrafladığı insanların, hayvanların ve bitkilerin fiziksel bedenlerinin etrafındaki renkli ışık enerji alanını göstermiştir. Vücudumuzu bir ipek böceği kozası gibi saran bu enerji alanına Aura denmektedir.
Bu alanı görüntüleyen tekniğe de Kirlian Fotoğrafçılığı adı verilmektedir. Enerji alanı (Aura) görülebilir fiziksel bedene nüfuz ederek, cilt yüzeyinden yaklaşık 8 yada 10 cm yayılır. Kirlian fotoğrafçılığındaki deneyler, daha hastalık fiziksel bedende tezahür etmeden önce, bedenin enerji alanında (Aura’da) oluşan hastalıklı enerjileri de ortaya çıkartmıştır.
Biyoenerji nasıl çalışır ? Çakralar
Vücudumuz en genel işlevi ile bir transformatör olarak çalışmaktadır.
Farklı köklere yada frekanslara sahip hava, su, güneş ışını , yiyecek, su gibi maddesel; duygu, düşünce gibi süptil kaynakları transformasyona uğratarak ihtiyacımız olan yaşam enerjisine dönüştüren enerji merkezlerimizi Çakra diye tanımlamaktayız.
Çakralar, ihtiyacımız olan yaşam enerjisinin üretilmesinde, bizi kuşatan enerji okyanusu ile düzgün bir biçimde iletişimde kalmamızda birinci derecede etkilidirler. Vücuttaki hormon üretimini sağlayan endokrin bezlerini de yönetmekte olan Çakralar, ait oldukları bölgedeki organların görevlerini tam ve sağlıklı yürütmelerinden sorumludurlar.
Vücudumuzdaki daha fizik bedene intikal etmeden önce enerji bedenlerinde ortaya çıkan bu negatif enerjiler önce aurayı zayıflatmakta, delmekte, yırtmakta daha sonrada vücudun enerji kapıları olarak adlandırdığımız merkezleri (çakralar) tıkayarak enerjinin düzgün dolaşımına engellemektedir.
Çakra’ların tıkanması yada düzensiz çalışması sonucu kontrol ettikleri bölgelerdeki bezler çalışmalarını yavaşlatmakta yada tamamen durdurmaktadırlar. Devamında da sistemin balansı bozulmakta denge kaybı süreci yaşanmaktadır. Bu süreci sağlığın bozulması takip etmekte, bölgede oluşan negatif enerjiler daha sonra o bölgede fiziksel, yada ruhsal sağlık problemleri olarak ortaya çıkmaktadır.
Biyoenerji niçin bütün hastalıklara iyi gelir ?
Bilim ayrıca zihnin sınırları olmadığını kanıtlamıştır.Bir kişinin düşünceleri ve hisleri, yaşama enerjisini çok büyük ölçüde etkilemektedir. Buda fiziksel yada psikolojik bütün sağlık problemlerinin %90 ‘ının zihinsel nedenlere dayanmasını net bir şekilde izah eder.
Geriye kalan %10 da ise genetik ve çevresel faktörler söz konusudur. İşte bu yüzden holistik (bütüncül) bir evren modeli ile desteklenen biyoenerji Terapisi, holistik (bütüncüldür) ve şifa süreci boyunca aynı akupunktur gibi bütün vücudu ele alır. Bu yönüyle çok olağanüstü bir terapi metodudur.
Biyoenerji seanslarında daima bütün vücut ile çalışılmakla birlikte, şikayet konusu bölge için biraz daha fazla zaman ayrılır. Netice olarak, Biyoenerji Terapisi, yani Şifa vücutta oluşmuş veya oluşmakta olan bütün rahatsızlıkları (sistem bozukluklarını) ortadan kaldırır, kişiyi sağlığına kavuşturur.
Biyoenerji, yaşanan rahatsızlık yada semptomların ortaya çıktığı bölge ile sınırlı bir tedavi yapmaz. Bütüncül bir modeldir ve bedendeki bütün rahatsızlıkları ortadan kaldırır.
Biyoenerji Tedavisi, tüm vücudun balans ayarının yapılması işlemidir.
Biyoenerji Terapisi ile sağlığın korunması nasıl sağlanır ?
Biyoenerji terapileri ile var olan fiziksel, zihinsel, duygusal, ruhsal problemleri çözmenin dışında, gerçekleştirilen şifa uygulamaları ile olası problemlerden korunma, terapiden daha önemli ve önde kabul edilir.
Kusursuz sağlık, hasta olmama durumu değildir.
Hasta olmasak bile sinirlenmemize sebep olan her hangi bir şey; kan basıncımızı yükseltir, trombositlerimizi daha yapışkan hale getirir, kardiyo – vasküler hastalıklara ve kansere yakalanma ihtimalimizi artırır. Herhangi bir konuda endişe hissediyor ve stres altında isek vücudumuz adrenalin ve kortizon salgılar. Sakinken vagal sinir sistemi aktif hale geçer, mutluyken endorfin salgılarız. Yani bedenimiz sürekli bir hormon salınımı ile düzenlenmektedir.
Diğer bir değişle vücudumuz sürekli hislerimizi molekülere çevirir.
Düşüncelerimiz ve hislerimiz biyolojimizi etkiler.
Arzu edilen, elbette insanların hiç hasta olmamalarıdır. Hastalık, negatif enerji frekanslarının vücutta birikim yaparak, zayıf buldukları bir bölgede anarşik eyleme başlamaları, o organ veya sistemde hakimiyet kurmaları ve böylece sistem bozukluğuna yol açmalarına denir.
Bu açıdan negatif enerji birikimlerinin kişileri hastalık haline düşürecek seviyeye yükselmesine fırsat verilmemelidir. Evrensel yasalar açısından, herhangi bir hastalığı olmayan, kendini sağlıklı kabul eden bilinçli kişilerin periyodik olarak bir seans pozitif enerji alması tavsiye edilir. Böylece vücutta birikmiş olan negatif enerji tahliye edilir, vücudun balans ve akordu düzeltilir.
Biyoenerji Seansları
Bu koruyucu seanslar kişinin seçimine göre haftada, ayda, üç ayda, ya da en geç altı ayda bir kere uygulanır. Aynen bilinçli bir kişinin en geç altı ayda bir kere diş hekimine başvurarak ağız ve diş sağlığı açısından kontrole gitmesi, dişlerini kaybetmeden bakım ve onarımlarını yaptırması gerektiği gibi.
Bu koruyucu biyoenerji seanslarına son derece önem verilmelidir. Zira çevre kirliliği unsurlarının tesirinden insanların kaçabilmelerine imkan yoktur.
Terapi, ihtiyaca göre değişen sayıda yapılan seanslar şeklinde yürütülür. Bir seans yaklaşık olarak 35 – 60 dakikadır.
Terapi nasıl uygulanır ?
Bir kişinin biyoenerji terapisi alabilmesi için bir tek şeye ihtiyaç vardır: O da kişinin, Biyoenerji uygulayacak kişinin yardımını içten ve açık şekilde kabul etmesidir.
Terapiye katılan insan işin içine kendi düşünce, alışkanlık ve kabullerini kattığı zaman bilinçaltı kalıpları Biyoenerji Uzmanının çalışmalarına zorluk çıkartmaktadır. Bu yüzden şifayı isteyen açısından; güçlü iyileşme isteği, teslimiyet, olağanüstü çaba ve sürece katılım gerektirmektedir. Aksi halde kendisine yardım edilmesine müsaade etmeyen bir kişiye kimse ulaşamaz. Bu bakımdan biyoenerji terapisi bir ekip çalışması olarak algılanmalıdır…
Uygun bir çalışma ortamında, biyoenerji yatağı üzerine sırt üstü yatırılan kişinin vücudunun seçilmiş merkezleri üzerine, biyoenerjist avuç içlerinden kişinin vücuduna pozitif enerjiyi aktarır. Bu suretle sistemin balansını bozucu eylem yapmakta olan negatif enerji blokajları bulundukları bölgeden kazınır, dağıtılır ve vücuttan dışarı atılmaları sağlanır. Böylece vücut, tabii ve sağlıklı sistemini yeniden kurar. Bu işleme, vücudun balans ayarının yapılması denir.
Terapi esnasında biyoenerjist bireye, şifanın sürekliliği için zihinsel bedeninin ihtiyacına uygun düşünce modellerini sunar. Tamamen olumlu olan ve sonuç alınmasında vazgeçilmez bir ağırlık taşıyan bu düşünce modellerine bireyin yüksek bir bilinçle uyum göstermesi, şifaya kavuşması yolunda mutlaka yerine getirmesi gereken ödevidir.