Bağlardaki gevşeklikleri gidermek amacıyla PROLOTERAPI uygulamadan, sadece bilinen diğer yöntemlerle romatizmal sorunları tedavi etmeye çalışmak asla yeterli değildir. Örneğin kronik bir bel fıtığı için sadece ilaç kullanmak, sadece bele fizik tedavi uygulamak ve egzersiz önermek, ya da sadece bel fıtığı ameliyatı yapmak , veya dizdeki eski bir menisküs yırtığı için sadece menisküs ameliyatı uygulamak “YALNIZCA SONUÇLARLA UĞRAŞMAK” demektir. Gerekli olduğu için yapılan en iyi tedavilerle bile, hatta gerektiği anda yapılan en iyi ameliyatlarla bile her zaman tam ve kalıcı sonuç alınamamaktadır. Örneğin “BEL FITIĞIM YİNE NÜKSETTİ” sözünü etrafımızda bu yüzden çok sık duyarız.
Aynı şekilde; birçok hasta “İLAÇ – KAPLICA – FİZİK TEDAVİ – AKUPUNKTUR-KORSE, VB.. GİBİ BİRÇOK TEDAVİ BİÇİMİNİ DENEDİĞİNİ, HATTA İYİ BİR AMELİYAT BİLE OLDUĞUNU, BUNA RAĞMEN AĞRISININ BİR TÜRLÜ GEÇMEDİĞİNİ, KISA BİR SÜRE İYİLEŞİP SONRA AYNI YAKINMALARININ TEKRAR ORTAYA ÇIKTIĞINI, HASTANE HASTANE VE DOKTOR DOKTOR GEZDİĞİNİ” söylemektedir. Bu tip hastaların sorunlarının bir türlü çözülemeyişinin önemli bir nedeni kendi bedenlerini korumaya gerekli özeni göstermemeleri olsa da, esas neden geleneksel tıbbın konuyu ele alışındaki bu “PROLOTERAPI ’Yİ İHMAL EDEN YAKLAŞIM ŞEKLİ”dir.
PROLOTERAPI; İÇİMİZDEKİ İYİLEŞTİRİCİ SÜPERMEN OLAN KÖK HÜCREYİ ORTAYA ÇIKARAN TEDAVİ YÖNTEMİ
Doku rejenerasyon uygulamalarında kök hücrelerin kendiliğinden, doğal iyileştirme cevaplarından yararlanılmakta ve değişik hücre gruplarına dönüşümlerine gerek duyulmadan, direkt iyileştirici etkileri kullanılmaktadır.
Yani vücudun kendi iyileştirici doğal cevabının ortaya çıkması için kök hücrelerin saklandıkları yerlerden çıkıp, iyileştirici moleküllerini ortama salmaları gerekmektedir.
Mezenkimal kök hücreler (mesenchymal stem cells) , kök hücre çeşitlerinden olup genellikle kan damarlarının duvarlarında bulunan ve tüm iyileştirici işlevlerde görev alan çok özellikli hücrelerdir.
Yaralanmış vücut kısımlarında iyileşmenin hızlanması için vaskülarizasyon ve damarlanmanın artışında bu tür hücreler sorumlu tutulmaktadır. Yani kan damarları cidarında tutunan bu perisitler ya da kök hücreler, yaralanma bölgesindeki kanlanmayı artırıcı ve iyileşmeyi hızlandırıcı bir görev üstlenmektedir.
Kan damarı çevresinde bulunan ve rejeneratif etki gösteren bu kök hücrelerin aktive olabilmeleri için mekanik, kimyasal ya da hormonal uyaranlarla damar duvarından ayrılmaları yeterlidir.
Bazen vücuda gelen bir darbe, bazen de yara çevresindeki hücrelerden salınan mediatörler bu özel hücrelerin bulundukları yerlerden ayrılarak bambaşka bir görev almalarına ve değişimlerine neden olmaktadır.
Damar cidarından ayrıldıktan sonra bu özelleşmiş hücreler pek çok sikotin ve büyüme hormonu salgılarlar ve vücudun her türlü iyileştirici maddesini sunan birer ecza deposuna dönüşürler.
Vücut bu salgılanan maddelerden kendine gerekli olanları alır ve iyileşme mekanizmalarında kullanır. Yani kan damarı etrafında sakince oturan hücreler uyarı aldıklarında adeta birer “Süpermen”e dönüşerek yerlerinden olay mahalline gitmekte ve iyileşme adına ne gerekirse yerine getirmektedir!
Kısaca vücudun kendi kendini iyileştirme gücünün sırları ve rejeneratif tıp konusunda yeni bir çağa girdiğimiz kesin. Bu yeni dönemde yanıtlanması gereken pek çok soru var. Araştırmacıların yeni keşifleri ve bilinmeyene duyulan merak, bizi vücudumuzu daha iyi tanır hale getirirken ve sırlarını çözerken bambaşka terapi olanaklarına sürükleyecek gibi gözükmekte.
PROLOTERAPI BU TEDAVİ YÖNTEMLERİNİN TEMELİ OLUP, BAŞARISI YUKARIDA BAHSETTİĞİM ETKİ MEKANİZMALARINA BAĞLIDIR. REJENERATİF TIP ÜLKEMİZDE HENÜZ ÇOK YENİ. FAKAT İLERİKİ YILLARDA BİRÇOK HASTALIĞIN TEDAVİSİNE ÇARE OLACAKTIR.